Radyasyondan korunma konusunda bilimsel bilgi, ölçme değerlendirme, eğitim ve uzmanlık hizmetleri sunarak kamuoyunda farkındalık yaratmaya, bu farkındalığı arttırıp yaymaya ve öncü politikalar üreterek düzenleyici kuruluş ile kullanıcılara yardımcı olarak radyasyonun en güvenli şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmak üzere kurulmuş bulunan ve bu alanda faaliyet gösteren ülkemizin ilk ve tek Sivil Toplum Kuruluşu olan Derneğimiz ilk olağan genel kurulunu 2 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirdi.

Genel kurulumuz, Dernek Başkanımız Nükleer Yüksek Mühendis Y.Ergün TOGAY'ın aşağıdaki konuşması ile açıldı 

İlk genel kurulumuza yönelik faaliyet raporu olması nedeniyle, ilk asli yönetimimize ışık tutacak bir rapor hazırlamayı amaçladık. Derneğimizin kurucuları olmamız itibariyle de bu hareketin ardında yatan bakış açımızı, düşüncelerimizi de paylaşmak istedik. 

Bilindiği üzere, ülkemizde iyonlaştırıcı radyasyon uygulamalarının mevzuat hükümleri çerçevesinde uluslar arası standartlara uygun bir şekilde kullanımının sağlanması 1956 yılında 6821 sayılı yasa ile Başbakanlık'a bağlı olarak Ankara'da kurulan Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliğinin faaliyete geçmesiyle başlamıştır. Günümüzde ise bu tür faaliyetlerin mevzuatı, 1982 yılında 2690 sayılı yasa ile Başbakan'a bağlı olarak kurulan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yürütülmektedir. Elektromanyetik radyasyon spektrumunun mor ötesi bölgesinden başlayıp gama ışınlarını da içine alan kısmıyla (1015-1021 Hertz frekans aralığında)yani iyonlaştırıcı radyasyonun kullanıldığı uygulamaların yasal düzenlemesi TAEK tarafından oluşturulup yürütülürken elektromanyetik radyasyon spektrumunun ses dalgaları ile kızıl ötesi ışınların da dahil olduğu 1015 Hertz’e kadar olan frekans aralığında kalan iyonlaştırıcı olmayan radyasyonun kullanıldığı uygulamaların yasal düzenlemeleri hali hazırda Bilişim Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından oluşturulup yürütülmektedir. 

Bilim ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak radyasyonunun tıp, endüstri, tarım, hayvancılık, bilimsel araştırma, eğitim, iletişim alanlarındaki kullanımı da hızla artmaktadır. Bir yandan radyoaktif maddeler ile radyasyon üreten cihaz ve teknolojiler geliştirilirken, diğer yandan çevrenin ve halkın radyasyonun zararlı etkilerinden korunmasını sağlamak giderek çok daha önemli ve zor bir iş haline gelmektedir. Özellikle, nükleer enerjinin gelişimini arttırmak üzere yapılan planlar, nükleer ve radyoaktif maddelerin madenciliğini, işlenmesini, taşımasını, kullanımını ve atık işlemlerini kapsayan çok iyi hazırlanmış radyasyondan korunma programlarının hazırlanmasını da kapsamalıdır. Bu nedenlerle bugün dünyanın tüm gelişmiş ve hatta bazı gelişmekte olan ülkelerinde radyasyonun kullanıldığı uygulamalar üç temel sac ayağı üzerinde faaliyet göstermektedir. Bunlar, Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşlar, Kullanıcılar ve Sivil Toplum Kuruluş (STK) larıdır.  Özellikle, STK’lara bu konuda başarılması gereken büyük işler düşmektedir. Radyasyonun gerekli önlemler alınmadan kullanılması sonucu ortaya çıkabilecek sağlıkla ilgili zararlı etkileri söz konusu olduğunda, bağımsız, özgür, toplumun çıkarlarından yana tavır koyan, objektif davranan ve toplumu bilimsel verilerle bilgilendirecek olan STK’lar, olmazsa olmaz organizasyonlardır.   

Bu bağlamda, Radyasyondan Korunma Derneği, radyasyondan korunma konusunda bilimsel bilgi, eğitim ve uzmanlık hizmetleri sunarak kamuoyunda farkındalık yaratmak, bu farkındalığı artıracak öncü politikalar üreterek radyasyonun güvenli kullanımının sağlanması için faaliyet göstermek, radyasyondan korunma programlarının geliştirilmesine yardımcı olmak, bu kapsamda ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar ile iş birliği yapmak üzere kurulmuş olan ve ülkemizdeki bu eksikliği ortadan kaldıran ilk ve tek sivil toplum kuruluşudur. 

Toplumun, radyasyondan korunma konusundaki belirleyici, yönlendirici kesimini oluşturan bizler bu konuda sahip olduğumuz bilinç düzeyini bir arada olmanın verdiği güç ve sinerji ile birleştirerek içinde yaşadığımız çevre ve topluma karşı farkındalık bilincimizi uyarmak, ortak akıl ile bunları kendimiz, bölgemiz ve toplumumuz yararına yönlendirmek, gereğinde yönetmek durumundayız. Bu aynı zamanda bugünümüzü borçlu olduğumuz atalarımıza saygı, geleceğimiz olan çocuklarımıza karşı görev olarak algılanması gereken, kaçınamayacağımız bir sorumluluktur. 

Bu noktada,  gereken önem ve özen gösterilmek kaydıyla, dernekleşme sahip olduğumuz potansiyelleri harekete geçirmek için en uygun koşulları sağlayan örgütlenme şekli olarak belirmektedir. 

Geçici yönetim kurulu olarak, derneğimizi yapı ve organlarının daha net şekilleneceği ilk genel kurul toplantısına taşırken; görüş birliği ve gönüllülük ilkesinden hareketle derneğimizin gelişip güçlenmesi açısından bünyesinde olmasını uygun ve yararlı bulduğumuz bir çok değerli kişi ve kuruluşa ulaştığımızı ve paydaşlar olarak birlikte hareket etmeye başladığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Geçici Yönetimimiz derneğimizi kurmak ve ilk genel kurula taşımak olarak özetleyebileceğimiz misyonunu tamamlamış bulunmaktadır. 

Tüzüğümüzde de belirtilen amaçlarımız doğrultusunda derneğimizi en iyi şekilde yönetecek, ileri taşıyacak başarılı bir yönetimin oluşması için ilginizi bekliyor, ilk genel kurulumuzun derneğimizin geleceği açısından umut vaad etmesini diliyoruz..

Sayfayı Sosyal Medyada Paylaş