Global temel enerji kaynağı nükleer elektrik santralleri kurulması ve işletilmesi süreçleri zarfında küresel nükleer güvenlik ve nükleer emniyet kriterleri son derece önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler BM Nükleer Silahsızlanma (United Nations UN Nuclear Non Proliferation Treaty - NPT) Anlaşması hükümlerine titizlikle uyulması halinde dünya kamuoyunun atom bombalarının yaygınlaşması fobisi ve nükleer kitle imha silahları dehşetinden arınması aynı zamanda barışçıl amaçlı uluslararası karbonsuz nükleer enerji sektörü teknolojilerinin sağlıklı hızlı gelişimi olası görülmektedir. Diğer taraftan, Amerika Birleşik Devletleri kayalara tuzaklanmış şeyl petrolü ve kaya gazı üretimi inovatif teknolojileri geliştirmesi ile birlikte küresel hidrokarbon yakıtlar devrimi süreci yaşanmaktadır. Dünya yenilikçi ham petrol ve evrimsel doğalgaz çıkarılması periyodu sırasında dünyanın en büyük petrol üreticileri ABD ve Suudi Arabistan arasında küresel hidrokarbon ürünler ticari rekabeti filizlenmiştir. Neticede fahiş oranlara yükselen global hidrokarbon ürün fiyatları tarifelerinde bilhassa 2014 yılından itibaren aşırı düşüşler ortaya çıkmıştır. Ancak, Dünya Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (Organization of the Petroleum Exporting Countries OPECüyesi ülkeler hükümetlerinin ham petrol üretimleri yönünde sıkı kota uygulamaları kararı ile birlikte günümüzde global hidrokarbon fiyatları artışları gözlenmektedir. Beliren petrol rekabetinin hafiflemesi sonucu Suudi Arabistan - ABD ticari ilişkileri düzelme trendi içine girmiştir. Amerikan Başkanı Donald Trump’ın ilk yurt dışı resmi ziyaretlerinden birini Suudi Arabistan’a gerçekleştirmesi de söz konusu ilişkilerdeki iyileşmenin bir işareti sayılmaktadır. Özellikle ABD Başkanı Trump’ın ziyareti esnasında Amerika’nın Suudi Arabistan ile yüz milyarlarca dolarlık konvansiyonel silahlar satışı anlaşması imzalanması sonrası halen gezegenin hidrokarbon ürünler üretim devleri olan iki ülke arasındaki politik ve ekonomik münasebetler hızlı ilerleme periyodu geçirmektedir. Öte yandan, Suudi Arabistan yönetimi geniş kapsamlı ve çok büyük boyutlu karbonsuz baz yük kaynakları nükleer güç santralleri NGS reaktörleri programı uygulayacağını duyurmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ise ilan edilen Suudi Arabistan nükleer enerji yatırım projeleri çalışmalarından pay almak için ciddi çabalar göstermektedir. Suudi Arabistan sürdürülebilir devasa nükleer elektrik reaktörleri yatırımları projeksiyonları ve planlamaları doğrultusunda Ortadoğu ülkelerinin nükleer silahlar sahibi olma yarışının hız kazanacağına dair bulgular bu yazıda incelenmektedir.

Birleşik Arap Emirlikleri - UAE (United Arab Emirates - UAE) Başkenti Abu Dhabi’den 220 km (137 mil) uzaklıkta Güney Kore Firması tarafından yapımı sürdürülen Arap dünyasının ilk baz enerji kaynağı nükleer güç santrali NGS reaktörleri kompleksleri elektrik üretimleri için gün saymaktadır. Birleşik Arap Emirlikleri nükleer elektrik santrali projesi, 10 yıl önce Amerika Başşehri Washington’da UAE yönetiminin Birleşik Devletler Atom Enerjisi Yasası (U.S. Atomic Energy Act ) Bölüm 123 (123 Agreements) gereğince Amerikan nükleer malzemeleri, donanımları ve komponentlerinin bir başka ülkeye transfer edilmesi için nükleer işbirliği anlaşması hükümlerinin müzakere edilmesi ile başlatılmıştır. Bölüm 123 (123 Agreement)  Anlaşması hükümleri sayesinde Amerika Birleşik Devletleri ihracat kontrol yasal düzenlemeleri uyarınca Amerikan nükleer teknolojisi kullanılması karşılığında çok sıkı nükleer güvence (nuclear safeguard) yaptırımları uygulanması zorunluluğu getirilmektedir. Söz konusu ABD 123 Agreements Anlaşması maddeleri ise Uluslararası Birleşmiş Milletler BM Nükleer Silahlardan Arınma Mutabakatı Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons (NPT) hükümlerine paralel olarak yürütülmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin 2009 yılında imzaladığı nükleer anlaşma hükümleri gereğince zenginleştirilmiş uranyum kökenli atom bombaları yapımı prosesleri ve tüketilmiş uranyum yakıtları menşeli plütonyum 239 (Pu-239) nükleer silahlar üretilmesi yöntemleri girişimlerinden kesinlikle kaçınılması taahhüt edilmiştir. Söz konusu uluslararası nükleer işbirliği anlaşması metninin 123 Agreements maddeleri  çerçevesinde altın standart (gold standard) nitelikli olduğu küresel nükleer silahlar kontrolü politika belirleyicileri tarafından ifade edilmektedir.

 

Öte yandan, Suudi Arabistan yönetimi sadece bronz özellikli nükleer enerji işbirliği anlaşması üzerinde durmaktadır. Suud Krallığı idaresi, 16 adet nükleer elektrik reaktörleri ünitelerinden ibaret toplam 80 milyar dolar maliyetli ciddi dev nükleer güç projeleri yatırımları planlamaktadır. Bununla beraber UAE yönetiminin tam tersine Suudi Arabistan Krallığı kendine ait ulusal uranyum zenginleştirme tesisleri kurulması hakkında milli nükleer teknoloji programları yapmaktadır. Suudi Arabistan’ın bölgesel rakibi İran nükleer enerji teknolojisi yatırımları ise önemli ilerlemeler kaydetmektedir. İran ve küresel güçlü ülkeler arasında 2015 yılında imzalanan ve ihtilaflı sayılan nükleer anlaşma maddeleri de İran’ın uranyum yakıtı zenginleştirme prosesleri çalışmalarına kısmen müsaade etmektedir. Söz konusu nükleer mutabakat uyarınca İran, uranyum zenginleştirme işlemleri sürdürdüğü çoğu nükleer santrifüj yöntemi çalışmalarını durdurmayı taahhüt etmiştir.  İran’a sadece nükleer enerji tesisleri için gerekli olan nükleer yakıt ihtiyaçları karşılanması yönünde izin verilmektedir. Bu bağlamda mevcut İran nükleer yakıt üretimi tesisleri imkȃnlarının da nükleer bombalar ve atom silahları imalatları açısından yetersiz sayıda olduğu varsayılmaktadır. Ancak, İran nükleer yakıt teknolojisi olanaklarına halen sahip bir konumda bulunmaktadır. Suudi Arabistan’da İran’a benzer yerli zenginleştirilmiş uranyum yakıt teknolojisi tesisleri kurulması bağlamında ısrarcı milli nükleer enerji teknolojileri politikası izlemektedir. Bununla beraber ABD Washington konuşlu kanun koyucu ve yasa düzenleyici makamlar Suudi Arabistan ulusal nükleer güç teknolojisi projeleri talepleri hakkında kaygı duymaktadır. Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir milli nükleer enerji teknolojisi projeksiyonları çerçevesinde bir nükleer güç anlaşması yapıldığı takdirde UAE ve diğer Ortadoğu ülkelerinin de aynı hak ve imkȃnlardan faydalanmak isteyeceği ileri sürülmektedir. Ayrıca, ülkelerin bahse konu nükleer enerji teknolojileri taleplerinin artması ile birlikte uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme çalışmaları ve global nükleer silahsızlanma rejimi ilkelerinin sekteye uğraması ihtimaliyetleri de doğmaktadır. Gerçekte İran nükleer güç teknolojisi mutabakatı hükümlerini eleştirenler, Suudi Arabistan uranyum nükleer yakıtlar üretilmesi stratejisi ve nükleer sarı pasta zenginleştirme programı uzlaşı çabaları doğrultusunda İran üzerinde çok daha sıkı nükleer sınırlamalar, finansal ambargolar ve politik yaptırımlar uygulanması faaliyetlerine odaklanılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’a Amerikan nükleer enerji teknolojileri transferi çalışmalarına nispeten olumlu bakmaktadır. Başkan Trump, halihazır Suudi Arabistan Krallığı yönetimi ile yakın ilişki içinde bulunmaktadır. ABD Başkanı Donald Trump, ekonomik yönden darboğaz yaşayan ve mali sorunlar içine düşen Amerikan nükleer enerji sektörünün canlandırılması taahhütlerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Suudi Arabistan nükleer enerji projesi ihalesi kapsamında teklif veren Amerikan nükleer santral yapım şirketleri arasında Westinghouse Firması da yer almaktadır. ABD Westinghouse Şirketi İleri Basınçlı Su Reaktörü AP1000 nükleer enerji santrali tasarımı, temel yük kaynağı evrimsel karbonsuz yeni kuşak nükleer güç santralleri sınıfından sayılmaktadır. Ancak, Amerikan nükleer güç endüstrisi önemli firmalarından Westinghouse ciddi ekonomik sıkıntıları yüzünden 2017 yılında iflastan korunma Chapter 11 bankruptcy başvurusu yapmak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda Westinghouse Firması’nın nükleer güç projeleri ve nükleer yatırım ihaleleri faaliyetlerine katılması için 123 agreement anlaşması şartlarına uyum sağlaması gerekmektedir.  

 

Öte yandan, Suud - Amerikan nükleer enerji anlaşması çalışmalarının olumsuz olduğu görüşü de ortaya atılmaktadır. Örneğin, Suudi Arabistan nükleer güç programı üzerinde Amerika’nın etkinliğinin artması kötü bir seçenek olarak kabul edilmektedir. Suudların devasa nükleer elektrik projeleri programı, diğer küresel nükleer güç tedarikçisi ülkelerin de ilgisini çekmektedir. Meselȃ, Rusya Federasyonu devlete ait nükleer güç şirketi Rosatom, Ortadoğu ülkeleri nükleer enerji ihaleleri ve yatırımları hakkında çok yoğun bir uluslararası nükleer diplomasi girişimi yürütmektedir. Mısır’ın ilk nükleer güç santrali NGS yapımı için 21.5 milyar dolarlık Rusya Federasyonu - Mısır nükleer enerji yatırımı mutabakatı Aralık 2017 tarihinde imzalanmıştır. Ürdün ise 2015 yılında Rusya ile 10 milyar dolarlık nükleer güç yatırım sözleşmesi parafe etmiştir. Suudi Arabistan ve Rusya Federasyonu arasında özellikle Suriye iç savaşı fikir ayrılıkları hüküm sürmesine rağmen Suudlar, yeniden diriliş gösteren bölgesel güç Ruslar ile yakın siyasi ilişkiler kurmaktadır. Suudi Arabistan Kralı Salman’ın Ekim 2017 tarihli ilk Moskova ziyareti, politik yakınlaşma sürecinin önemli bir göstergesi sayılmaktadır. Diğer taraftan nükleer enerji, Suudi Arabistan Krallığı bütçesine ekonomik bakımdan bir katkısı öngörülmemektedir. Suudi Arabistan elektrik üretimi için günde 465000 varil ham petrol tüketmektedir. Suudların hidrokarbonlu termik santralleri güç üretimi bağlamında yaktıkları ham petrolün mali değeri ise yıllık 11 milyar dolarlık bütçe gelirine tekabül etmektedir. Suudi Arabistan nükleer reaktörleri güç üretimi sistemlerinin tamamı ancak 2030’lu yıllarda ulusal elektrik şebekesine bağlanacaktır. Ulusal güç talebinin en yoğun olduğu süreçler sırasında Suudi Arabistan elektrik tüketimi 120 gigawatt’a kadar çıkmaktadır. Suud nükleer enerji santralleri kompleksleri devreye girdiği zaman söz konusu güç ihtiyacının sadece altıda biri milli nükleer elektrik üretimi ile karşılanacaktır. Güneş ışınları ve güneş radyasyonları bol olan çok yaygın çöllerin Suudi Arabistan’ı tamamen kaplaması bilhassa doğa dostu karbonsuz güneş enerji santralleri GES üniteleri projeleri kurulmasını ekonomik kılmaktadır. Baz yük kaynakları yeni nesil doğalgaz kombine çevrim santralleri güç üretimleri de fizibıl elektrik yatırımları arasında bulunmaktadır. Suudi Arabistan yukarıda kısaca anlatılan alternatif enerji kaynakları olanaklarından neredeyse hiçbirini kullanmamaktadır. Yalnızca çok geniş solar enerji parkı sayesinde Suudi Arabistan kamu sektörü petrol şirketi kampüsü için elektrik üretimi sağlanmaktadır. Bununla beraber Suud yönetimi, Suudi Arabistan Başkenti Riyad yakınlarında devasa güneş enerjisi panelleri üretim fabrikası kurmaktadır. Suud Firması ACWA Power, ülkenin Kuzey Çölü sahasında kurulacak 300 megawatt kapasiteli karbonsuz güneş enerjisi santralleri GES çiftliği tesisi ihalesini 06 Şubat 2018 tarihinde kazanmıştır. ACWA Power Şirketi, rekor düzeyde düşük bir elektrik tarifesi ile kilowatt-saat başına 2.3 cent fiyatlı elektrik üretimi taahhüt etmektedir. Nükleer güç üretimi maliyetleri ise nükleer reaktör dizaynları ve nükleer santral tasarımları açısından farklılıklar göstermesine karşın en uygun nükleer güç tesisi elektrik üretimi fiyatı bile yüksek düzeyde seyretmektedir. Nükleer enerji maliyetleri düz bir seyir izlerken güneş enerjisi maliyetleri ise her yıl sürekli olarak düşüşler kaydetmektedir. Suudi Arabistan nükleer enerji programı İran ile rekabet halinde yürürlüğe girmektedir. Sonuçta, dünyanın en hassas bölgesi kabul edilen Ortadoğu ülkeleri nezdinde uluslararası nükleer silahsızlanma ve küresel atom bombalarının yayılmasının engellenmesi faaliyetlerinin titizlikle uygulanması, nükleer denetim ve nükleer güvence (nuclear safeguard) altında  takip edilmesi can alıcı öneme haizdir.

 

Güney Kore Güç Şirketi Korea Electric Power Corporation – KEPCO tarafından yapımı sürdürülen  Birleşik Arap Emirlikleri UAEBarakah nükleer güç santrali NGS inşaat sahası aşağıdaki resimde gösterilmektedir.

Suudi Arabistan Nükleer Güç Programı ve Ortadoğu Ülkeleri Zenginleştirilmiş Uranyum ve Plütonyum - 239 (Pu -239) Nükleer Silahlar Üretilmesi Olasılığı

    

 Kaynaklar:

 

- Yeni Nesil Nükleer Güç Reaktörleri, Ahmet Cangüzel Taner Radyasyondan Korunma Derneği Yayınları RKD , Yararlı Bilgiler, 2013.

- Kâinat, İnsan Ve İyonlaştırıcı Radyasyonlar, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler 2014.

 - Dünya Elektrik Arz Güvenliği Sıkıntıları Çözümü Perspektifleri Kapsamında Yüzer Karbonsuz Yeni Nesil Nükleer Enerji Santralleri Kurulması Çalışmaları, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2014.

 - Çin Nükleer Güç Programı ve Nükleer Enerji Planlaması Kapsamında Karbonsuz Baz Yük Kaynağı Nükleer Güç Santralleri NGS Nükleer Güvenlik Kıstasları ve Nükleer Radyasyon Güvenliği Zafiyetleri, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler 2014.

 - Amerika Nükleer Güç Santralleri NGS Çalıştırılması Sonrası Ortaya Çıkan Tüketilmiş Radyoaktif Uranyum Yakıtlarının Nükleer Atık İdaresi Kapsamında Yok Edilmesi Problemleri, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler,  2015.

 - Finlandiya Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Kurumu Yönetimi Denetiminde Yüksek Seviyeli Radyoaktif Atıkların Saklanması, Yok Edilmesi ve İmhası, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler,  2017.

 - Global Nükleer Güç, Atom Çağı ve Radyoizotopların Keşfi Süreci Önemli Araştırıcıları Arasında Sayılan 1938 Nobel Fizik Ödülü Sahibi Dr Enrico Fermi, Ahmet Cangüzel Taner, RKD Yayınları, Yararlı Bilgiler, 2018.

 - The Economist  Dergisi, (10 Şubat 2018 – 16 Şubat 2018).

 

Ahmet Cangüzel Taner
Fizik Yüksek Mühendisi

Radyasyondan Korunma Derneği (canguzel.taner@gmail.com)

Sayfayı Sosyal Medyada Paylaş